6 Ocak 2017 Cuma

ÜLKÜCÜ SANATCILAR

  • Atilla Yılmaz
  • Osman Öztunç
  • Mustafa Yıldızdoğan
  • Ahmet Şafak
  • Zara
  • Kıraç
  • Turgay Başyayla
  • Ozan Arif
  • Ali Kınık

OSMAN ÖZTUNÇ

Osman Öztunç (d.1968, Tokat), Türk Sanatçı. Ülkücü ve milliyetçi kimliğiyle bilinir. Bozkurt Osman ve Şah Zemahşer olarak anılmaktadır.Milliyetçi Hareket Partisi etkinliklerinde sahne almıştır.

Yaşam öyküsü

1968 Yılında Tokat'ın Çamlıbel kasabasında dünyaya gelen sanatçı ilk ve orta öğrenimini bu kasabada tamamlamıştır. Çok Genç yaşta Çıkardığı "Yan Çizdim" Albümü o yılın en çok satan albümü olmuştur. Özellikle bu albümün içinde bulunan "Mehmedim" eseri çok kısa zamanda hem görsel hem işitsel medyada kullanılmasıyla milyonlarca sayıya ulaşmıştır. o dönemin siyasi yapısı "Milliyetçilik" fikriyatına zıt bir bakış açısı içerisinde olduğu için sanatçının albümleri tezgâh altlarında gizli gizli satılmıştır.
Sanatçı, Müzik kariyeri boyunca 12 Albüm çıkarmıştır.
Sanatçı 2012 yılında "Zemahşeri" nazım şeklini bularak 285 yıl sonra Edebiyat dünyasında bir ilki gerçekleştirmiş ve Türk Edebiyatına büyük bir katkı sağlamıştır.
"Zemahşeri" nazım şeklini bulan kişi olarak günümüzde "Şah Zemahşer" mahlasıyla tanınmaktadır.
ZeMahşer Türk Halk Edebiyatına yüz yıllar sonra yeni kazandırılmış bir nazım şeklidir, en az üç ve daha fazlası şiir bir arada kendi kalıplarını muhafaza ederek oluşturulmuştur.şiir, divan ve iki ayrı koşma olarak bir aradadır. Yüzyıllar sonra edebiyatımıza kazandırılan bu muhteşem nazım şekli bulucu ozanın (Şah ZeMahşer Osman Öztunç) ismi olan ZeMahşer ile adlandırılmıştır, Bir ilktir.
Sanatçının menajerliği Hayal İşçileri Tarafından yapılmaktadır.


OSMAN ÖZTUNÇ KISA BİLGİ

Osman Öztunç
Doğum23 Nisan 1968 (48 yaşında)
Tokat
KökenTürk
TarzlarTürk halk müziği
MesleklerŞarkıcı
Plak şirketiHayal İşçileri

BORDO BERELİ KİMDİR?

BORDO BERELİLER KİMDİR? 

Özellikleri 

1-Subay ve Astsubaylardan oluşuyor.
2-üç-üçbuçuk yıl eğitim alıyorlar.
3-Gönüllülük esasına göre seçiliyorlar.
4-Yurt içinde 72 haftalık temel nitelikli kursları var.
5-Daha sonra ihtisas alanına göre 10-52 hafta arasında değişen yurt içi ve yurt dışı ihtisas eğitimleri var. 


A- YURT İÇİ TEMEL KURSLARI 


-Muharebe temel eğitimi
-Göğüs göğüse muharebe
-Uzak mesafeli keşif devriye
-Sızma
-teşhis ve tanıma
-Hayatı idame
-kaçma kurtulma
-Hedef atrifi,Ateş tanzimi
-Psikolojik Harekat
-Tahrip
-Paraşüt
-Kurbağa adam
-Gayri nizami savaş
-Özel harekat türleri.konularında eğitilirler. 


B-İHTİSAS KURSLARI 

-yer ekip komutanlığı
-tahrip teknikleri.mayın ve bubi tuzakları
-İlk yardım
-Cerrahi müdahale teknikleri
-Mühimmat imha
-Hafif ve ağır silah uzmanlığı
-İstihbarat uzmanlığı
-Muhabere kursları
-psikolojik harekat kursları 


C-YURT DIŞI KURSLARI 

Ranger
-Hava İndirme
-Sivil İşler
-Halkla İlişkiler
-Hayatı İdame
-Psikolojik harekat

Tümü iyi paraşütçüdür. Çeşitli yabancı dilleri iyi bilirler. 



Bordo berelilerin görevi özel harekât ve savunmadır. Yıllarca PKK dâhil birçok yasadışı örgüte kan kusturmuşlardır. Farklı aralıklarla yapılan dünya özel kuvvetler taarruz, savunma yarışmalarında 2 defa dışında hep birincilikle dönmektedirler. Ne amor’u ne delta force'u bordo berelilerin önünde ayakta kalamadı. Almanya, Fransa dâhil birçok Avrupa ülkesi özel kuvvet eğitimi aldırmak için sıradalar. Ama bordo berelilere verilen eğitimin %30 u o ülkelere gösteriliyor.
Özel operasyonlarda sessizlik ve hız en önemli değerdir.

K.loca dedikleri kilitleri delta forte dâhil diğer ülkeler 10,13 saniye arası acarken bordo bereliler maksimum 7 saniyede acıyorlar.

200 metrede hâlâ nokta atışı yapabiliyorlar.

Ordudaki çoğu askerin hayalidir bordo bereli olmak. Ama bu iş her babayiğidin altından kalkabileceği bir iş değildir. Bordo bereliler çoluğunu çocuğunu, anasını babasını yok sayabilir.

Bordo bereli bildiğiniz askerlere benzemez. Tabiri yerindeyse yanında ailesini kesseler umursamazlar. O askerlerin eğitiminde duygusallık diye birsek yoktur. Komutanları vurun beni dese 2. emri beklemeden vururlar. Eğitimlerinde bir insanın başarabileceği noktanın üstünde ki işler için eğitim alırlar. Kısacası en ağır şartlar onlar içindir. İste bordo bereliler bundan dolayı bir numaradır. Iraktaki çatışmalarda komando ve piyade birlikleri PKK'lılarla çatışırken bordo berelileri her zaman çatışmanın arasına atarlar. Ve belki 3 saattir süren bir çatışma 20 dakikaya son bulur. 


PKK mağarasında bulunan bir yazı; 

Eğer bir asker sizi Gördüğü Zaman Durmadan Ateş Ediyorsa, Bilin Ki O Acemidir... Kurşununun Bitmesini Bekleyin... Bittiği Zaman Gidin Ve Kafasına Sıkın...

Eğer Sadece Sizi Gördüğü Zaman Ateş Ediyor Saklandığınız Zaman Duruyorsa O Bir Komandodur... Kaçın Ve Canınızı Kurtarın...

Eğer Sizi Gördüğü Zaman Ortadan Kaybolmuşsa Ve Etraf Sessizce Bilin Ki O Bordo Berelidir... Merak Etmeyin O Sizi Bulur...
 


PKK'lılara yakalandığı zaman sorulmuş;

'Türk askerinin geldiğini nasıl anlarsın'?

Şarjörünü üstümüze boşaltarak.

Komandonun geldiğini nasıl anlarsın'?

Yarım şarjörü üstümüze boşalttığı zaman

'Peki bordo berelinin geldiğini nasıl anlarsın'?

TAK! 


Bordo Berelilerle ilgili 3 olay 

Olay 1: Doğuda bir gece 12 kişilik bir komando birliği aldığı talimat üzerine dağa çıkıyorlar. Dağda gezerken PKK'lılarla çatışmaya giriyorlar. Ama PKK zannettikleri aslında o gece orda devriye gezen başka bir bordo bereli tim. Komandoların hepsi şehit düşüyor. Bordo berelilerde de ise hiç kayıp yok. Olaylar öğrenildiğinde Komando birliğinin komutanı çatışma yerine gidiyor. Gittiği zaman şehitlerin olduğu yerde yüzlerce bos kovan görüyor. Bölgeyi araştırdıklarında biraz aşağısında 12 bos kovan buluyorlar.
Şifrelerin birbirlerine söylenmemesi ve aradaki ihmalkârlıklar yüzünden 3 komutan ceza alıyor. 


Olay 2: 11 kişilik bir bordo bereli timi bir köyün güvenliğini sağlıyor. Halk onlara çok samimi ve sıcak davranıyor. PKK'lılar bu timi bir gece pusuya düşürüp hepsini şehit düşürüyor. Ve kıyafetleri dâhil bütün eşyalarını alıp kendileri giyiyor. O köyde bordo bereliler şehit düştü diye bayram havası var. Aylarca korudukları o köyden bir hain PKK'lılara bilgi sızdırıyor. Köyün komple PKK'lı olduğu sonradan çıkıyor ortaya. PKK'lıların bu yaptığı anca 2.ci ayında çıkıyor ortaya. Ve oraya 4 kişilik bir bordo bereli birliği gidiyor.
Sonuç: 2 saat sonra o köyden tabiri caizse eser yok. 


Olay 3: Amerikanın askerlerimizin kafasına çuval geçirdiği o olayda orda 2 bordo bereli vardı. Eğer orda başlarındaki komutan emir verseydi, ne oradaki 45 Amerikalı asker ne diğer 20 kişilik Kürtler hiçbiri sağ çıkmazdı. Orayı öyle bir savunurlardaki çok kanlı biterdi. Ve o binanın altında kilolarca patlayıcı vardı güvenlik için. En kötü ihtimal orayı uçurmaları bile bazı şeylere net bir cevap olurdu.

O olaydan sonra orda bordo bereli olduğunu o zamanki Amerikalıların basındaki komutan öğrendi ve telefonla genelkurmayı aradı.

'Askerlerinizin gösterdiği anlayış beni çok mutlu etti. Tanrıya bin şükür ki askerleriniz askerlerimizi evlerine sağsalım gönderdi' 



Ayrıca bordo bereliler dünyada "güven atışı eğitimi" alan tek birlik.

Nedir bu güven atışı?

-iki adet bordo bereli karşı karşıya geçer.
-ilk önce ikiliden birisi başının üzerinde kitap büyüklüğünde bir hedef tutar.
-diğer bordo bereli iki elinde iki tabancayla yürüyerek o hedefe gerçek mermilerle ateş eder.
-yolun yarısına geldiğinde arkasını dönüp, tabancaları bacaklarının arasından hedefe doğru sıkmaya devam eder.
mermiler bitince roller değişir, bu kez ateş eden kişi hedefi tutar, atış sırası diğerine gelir.
bu eğitim hergün yapılır.

KOMANDO YEMİNİ


türk komandosunun yeminidir.


korku nedir bilmeyiz
biz dağların erleri



yuva yaptık göklere
baş döndüren yerlere



engel tanımaz ,aşarız
yüce engin dağları



el verir uzanırız
mor,siyah bulutlara



ben türk komandosuyum
ben türk jandarmasıyım
düşmanı çelik pençemle ezerim



her yerde ben varım
havada, karada, denizde



siirt'te,şırnak'ta,gabar'da,
besna'da,hakkari'de,kuzey irakta



çatakta ve batakta
her zaman ve her yerde



-hazır
-daima hazır



-kim ? -komando
-kim ? -komando
-kim ? -komando



-olamazsın
-yahh!



-olamazsın
-yahh!



-komandolar
-allah!



-komandolar
-allah!



-komandolar
-allah!



-allah türk komandosunu korusun !
-sağol

ÜLKÜCÜLÜK

Ülkücülük, (Dokuz Işık Doktrini'nin bir ilkesi) Alparslan Türkeş ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin siyasi çizgisini oluşturan Türk-İslâm Ülküsü çerçevesinde politika üreten siyasi bir Türkçülük [1] harekettir. Bu siyasi hareketin nihai hedefi, tüm dünyanın ve insanların adilane bir şekilde yönetildiği küresel siyasal yapının sağlanması daha sonrasında ise İslâm öğretilerinin insanlığa doğru kanallardan aktarılmasıdır.

Köken

Adının kökenleri Ziya Gökalp'ın kullandığı "Millî mefkure (ülkü)"' ve Nihal Atsız ve Türkçülerin kullandıkları "Millî ülkü" terimlerine kadar uzanır. 1950 - 1953 yılları arasında Türk Milliyetçileri Derneği tarafından kullanılmıştır. Ülkü, kelime anlamı bakımından "ideal" demektir. Ülkücülük ise, "idealizm"in karşılığıdır.[kaynak belirtilmeli]Türk Ocağı bünyesinde yer alan ve Türkçülük akımını milli politika olarak yerleştirmek isteyen Hüseyin Nihal Atsız devrin başbakanı Şükrü Saraçoğlu'na Orhun Dergisi'nde 1 Mart 1944'te ve gene bir ay sonra 1 Nisan 1944'te olmak üzere iki açık mektup kaleme alır. Mektupta devletin Atatürk zamanındaki Türkçülük ekseninden uzaklaştığını, yabancı etkilerin arttığını yazmaktadır. Sabahattin Ali, Nihal Atsız'ın fikirlerini tehlikeli görerek mahkemeye verir[2]. 3 Mayıs 1944 günü Nihal Atsız ve arkadaşlarının tutuklanmasını protesto eden, binlerce gençten oluşan büyük bir grup, Ankara adliyesinden Ulus meydanına kadar yürür. Türkçülük hareketinin Atatürk zamanında devlet kademelerinde milli politika olmasına rağmen, kitlesel bir fikir haline gelmesi bu olayla başlar. O devirde Nihal Atsız'ın yanına gelip gitmekte olan genç bir üsteğmen olan Alparslan Türkeş de tutuklananlar arasındadır.

Türkçülük ve CKMP

1965'te Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP)'nin yöneticisi Alparslan Türkeş'in Atatürk'ün ilkelerini temel alan ve kapsayan görüşlerinin toplanarak yayımlanan Dokuz Işık'ta KomünizmKapitalizm ve Emperyalizm dışındaki Türk milletine uygun olan 'Ulusal Kalkınma Modeli' için "üçüncü yol" veya "ülkücü yol" terimleri kullanılmıştır.
1966 ve 1968 Senato seçimlerinde "Tek idealist parti" (Idealist: Ülkücü'nün İngilizcesidir) sloganı kullanıldı. CKMP'nin gençlik hareketi için kullanılan "milliyetçi toplumcu" adının Nasyonal Sosyalizm'i çağrıştırmasından dolayı Ülkücü terimi ön plana çıkmıştır. Çünkü, savunulan görüş faşizme ve sosyalizme karşı idi ve bu isimle ilişkilendirilmek istenmiyordu.

MHP ve Türk-İslam Ülküsü

CKMP partinin kitleselleşmesi için Türkeş de "Tanrı Dağı kadar TürkHira Dağı kadar Müslümanız" sloganını kullandığı gibi hareketin ideolojisini genişletmeye çalışmıştır. Seyyid Ahmet Arvasi ve Dündar Taşer gibi ideologların girişimleriyle "Türk-İslam Ülküsü" denilen şeklini almıştır. Türkeş, asker kökenli bir lider olarak Atatürkçülük konusunda tavizsiz idi. "Türk-İslam Ülküsü" fikrini şekillendirirken laiklik konusunda hassasiyetleri koruyarak Atatürk'ün Türk milliyetçiliği konusundaki fikirlerini ön plana çıkarmayı hedeflemişti.
CKMP'nin adının Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) olarak değiştirildiği ve üç hilalli ambleminin kabul edildiği 1969 Adana Kongresi'nde Türkeş "Ülkücü Türk gençleri, Bozkurtlarım" diye hitap etmiş ve "Ülkücü" söylemi yaygınlaşmaya başlamıştır.
Ancak daha önce Ötüken dergisinde Türkeş ve CKMP'yi desteklemiş olan Hüseyin Nihal Atsız, bu kongrede MHP'nin Türkçülük fikiriyatı ile bağdaşmadığını ve dinci bir görünüme kavuştuğunu "Sen git güvendiğin Araplara biat et!, Oy toplamak için Arap develere bin!" söylemleriyle eleştirmiş ve ardından parti kimliklerini bırakarak kongreden ayrılmışlardır.[3]
1970'li yılların ikinci yarısında Ülkü Ocakları Derneğinin faaliyetleriyle birlikte Seyyîd Ahmed Arvâsî'nin "Türk-İslam Ülküsü" fikri, özellikle taşralı dindar ve muhafazakâr gençleri örgütlenmek ve milli değerleri aşılamak için yararlı olmuştur.Bilhassa anti-komünist söylemler ve Sünnî-Hanefî kimlik ,Anadolu'dan harekete katılımları hızlandırmıştır.Bu süre zarfında Necip Fazıl Kısakürek'in Ülkücü Gençlik mahfilleri üzerindeki etkisi büyüktür.Ülkücü Derneklerde İslâmî eğitim ve terbiye ağırlık kazanmaya başlamıştır.Muhsin Yazıcıoğlu ,Kadir Mahir Damatlar ve Lütfü Şehsuvaroğlu gibi isimler Ülkü Ocakları bünyesinde öne çıkan genç isimler olarak ,parti içerisinde dinamizmi sağlayan isimler olmuştur.
12 Eylül 1980 Darbesinden sonra "Türk-İslam Ülküsü" ideolojisi zirveye çıkmış ve kapatılmış MHP'nin yerine 1987'de kurulan Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP)'nin gençlik örgütlenmesinde yine "Türk-İslam Ülküsü" söylemleri kullanılmıştır. 1991 Genel Seçiminde MÇP'nin Refah Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi ile seçim ittifakını kurduğunda "inananlar birleşti" şeklinde ifade edilmiştir. Bu süreçde fazla uzun sürmemiş ve Milliyetçi Hareket Partisi tekrar meclisteki yerini almıştı.

BBP ve Ayrılma Süreci

1991'de MHP'nin Doğru Yol Partisi (DYP) - Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) koalisyon hükûmetini desteklemesiyle Ülkücü Hareket içinde daha islamcı düşüncelere sahip olan bir kısım ülkücü, yollarını ayırmıştır. Sovyetler Birliği'nin dağılması ve komünizm tehlikesinin ortadan kalkmasıyla Ülkücü Hareket'in tabanına hitap etmek için Türkçü ve milliyetçi söylemlerine ağırlık vermesine müsait bir durum oluşmuştur. Hatta Alparslan Türkeş, MHP kongresinde yaptığı bir konuşmaya Nazım Hikmet'in bir şiirini eklemiş, bu durumu soran gazetecilere "milliyetçi sol gruplara uzatılan bir zeytin dalı" olarak ifade etmiştir.
1992 yılı Ülkücü Hareketi için bir dönüm noktası olmuştur. Laiklikten hiçbir zaman sapmadığını ifade eden ülkücü hareket, kendi yayın organlarında "Müslümanlık bizim ideolojimiz değil, dinimizdir" tarzı yazıları görünmeye başladığı gibi İslamcılığa mesafeli davranmıştır.Özellikle 70'li yıllarda İslâmî ve Cihad muhtevâlı söylemler terk edilmeye başlanmış.Kemalist rejim'e yakınlık duyulmaya başlanmıştır.Özellikle Devlet Bahçeli'den başlayarak parti içerisinde, ulusalcı-milliyetçi karakter mevzîlenmiştir.Atsız'ın ölüm yıldönümü (10 Aralık)nün tekrar anılmaya başlandığı gibi ideolojik açıdan da Türkçüleşme eğilimini göstermiştir. Fakat bunlara rağmen "Türklük bedenimiz İslamiyet ruhumuzdur. Ruhsuz benden ceset olur." sözleri Ülkücü camiayı birleştirici bir nitelik taşımaktaydı. Ülke çıkarlarını düşünen bir Milliyetçi Hareket Partisi yeniden bir doğuş hareketi içerisinde Türkeşin belirlediği 9 Işık yolunda bir tüzük hazırlamış ve koşulsuz şartsız tüm parti mensuplarıdan tevazu beklemiştir.
"Türk-İslam Ülküsü"ne daha islamcı açıdan bakan,parti içerisinde "Hilâlciler" olarak tanınan, laikliğe sıcak bakmayanlar ayrılmış ve bunlardan eski Ülkü Ocakları genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşları,1992 Temmuz'unda arkadaşlarıyla berâber ,Ankara -Dedeman Oteli-nde basına açık toplantılarında, parti'den ayrıldıklarını bildirmiş ve 1993 yılının Ocak ayında Büyük Birlik Partisi'ni kurmuştur. Yazıcıoğlu, Büyük Birlik Partisi ile gençleri örgütlemek için daha islami ve radikal görüşleri savunan Alperen Ocakları ve Nizam-ı Alem Ocakları gibi dernekler kurmuştur. Bu ocaklar da kendilerini ülkücü olarak tanımlamakla birlikte, Ülkü Ocakları ile fikir ayrılıkları mevcuttur. Fikir ayrılıklarının ana ekseni, İslamî temelli bir Türkçülük üzerinedir.
1997 yılında Alparslan Türkeş'in vefatı ile Milliyetçi Hareket Partisi'nin genel başkanlığına Devlet Bahçeli seçilmiştir. Ülkücülük halen devam eden bir siyasi harekettir

BAŞBUĞUN BOZKURT İŞARETİ AÇIKLAMASI

Ülkücülerin değişmez simgesi Bozkurt işareti simgesel manasıyla bir kurttur. Bütün Türk dünyasında kullanılmaktadır. 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra Bakü’de Ebulfeyz Elçibey’in düzenlediği mitingde bir milyon insan Alparslan Türkeş’i "Bozkurt" işaretiyle selamladı. Orada görülen bu işaret daha sonra Türkiye’ye de geldi ve Türk milleti tarafından kullanılmaya başlanmıştı.

Ancak Alparslan Türkeş'in bu işarete yüklediği başka bir anlam daha vardı. Onu da Millet Partisi kurucusu rahmetli Osman Bölükbaşı'ya şöyle anlatmıştı:

BOZKURT İŞARETİNİN ANLAMI NE?
Bölükbaşı: Yahu Türkeş siz bir işaret yapıyorsunuz, kurda benziyor. Onu anladık da, benim bildiğim sen Türkeş ona bir mana yüklemişsindir.

Türkeş: Elbette ağabey (Bölükbaşı Başbuğ’dan yaşça büyüktür)

Bölükbaşı: Peki nedir?

Türkeş: (Bir eliyle bozkurt işareti yapar, diğer elinin baş parmağıyla işaret ederek tarif eder)
Bak ağabey, şu serçe parmak Türk’tür, şu işaret parmağı da İslam’dır. 
Şu Bozkurt işareti yaptığımız işaretin arada kalan boşluk ise cihandır(dünyadır).

Son olarak kalan 3 parmağın birleştiği nokta ise mühürdür.

Yani ağabey işaret ederek gösterir isek, şu çıkar: 

Türk İslam Mührünü Dünyaya vuracağız

ÜLKÜCÜ YEMİNİ

ÜLKÜCÜ YEMİNİ
Varlığına, birliğine ve yücelerin en yücesi olduğuna inandığımız, 
ol deyince olduran ve gönüllerimizi iman nuruyla dolduran:

Allah'a, Kur'an'a, Vatan'a , Bayrağa ve Silaha yemin olsun!
Şehitlerim, Gazilerim ve Başbuğ'um emin olsun!
Ülkücü Türk Gençliği olarak;
Komünizme, Faşizme, Kapitalizme, 
Siyonizme ve her türlü Emperyalizme karşı mücadelemiz,
Son nefer, Son nefes, Son damla kana kadardır!
Mücadelemiz MİLLİYETÇİ TÜRKİYE ‘ye,
TURAN 'a kadardır!
Mücadelemizde hiç bir engel tanımayacağız!

Yılmayacağız!
Yıkılmayacağız!

Başaracağız! 
Başaracağız! 
Başaracağız!

TANRI TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN (AMİN)

MUHSİN YAZICIOĞLU HAYATI

Muhsin Yazıcıoğlu' (31 Aralık 1954, Elmalı,Şarkışla - 25 Mart 2009, Göksun), Türk siyasetçi, Ülkücü lider. Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı, 19., 20., ve 23. dönem TBMM Sivas milletvekili ve Büyük Birlik Partisi'nin kurucusu ve ilk genel başkanıdır. 25 Mart 2009 tarihinde helikopter kazasında Kahramanmaraş'ta şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti.

İlk yılları ve eğitimi

31 Aralık 1954 günü Halit ve Fidan Yazıcıoğlu çiftinin son çocuğu olarak Şarkışla'nın Elmalı köyünde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Şarkışla'da yaptıktan sonra Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi'ni bitirdi. Eşi Gülefer Yazıcıoğlu ile de burada tanışıp evlenen Muhsin Yazıcıoğlu iki çocuk babası idi.

Siyasi hayatı

1980 öncesi

1968 yılında Şarkışla'da Genç Ülkücüler Hareketi'ne katıldı; üniversite eğitimi için 1972'de Ankara'ya geldikten sonra da Ülkü Ocakları Genel Merkezi'nde görev yapmaya başladı. Sırasıyla Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığı ve Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı'nda bulundu. 1978 yılında faaliyete geçen Ülkücü Gençlik Derneği'nin de kurucu Genel Başkanı oldu. Bu dönemde yaşanan Bahçelievler ve Kahramanmaraş katliamlarıyla suçlandı fakat yargı tarafından suçsuz bulundu ve serbest bırakıldı. 1980 sonrası yapılan yargılamalarda da beş yılı hücrede olmak üzere yedi buçuk yıl hapishanede yattı ve yargı tarafından suçsuz bulundu ve beraat etti.
1978 yılında Abdullah Çatlı ve Mustafa Pehlivanoğlu yakalanınca, "Ankara'ya geldiklerinden bir saat kadar sonra şubeye telefon açarak, "Bu size son ihtarım. Abdullah Çatlı'yı bırakmazsanız Ankara'nın 150 yerinde bomba patlatacağız" diyerek emniyeti tehdit ettiği rivayet edilir. Bir iddiadan ibaret olan bu bilginin bir kesinliği yoktur.[1] 1978 yılında Alevi vatandaşlara karşı düzenlenen katliamın ÜGD başkanı olarak tertipçisi olmakla suçlanmış ve daha sonra suçsuzluğuna kanaat getirilerek beraat etmiştir.

12 Eylül dönemi

1980 yılına kadar Milliyetçi Hareket Partisi'nde Genel Başkan Müşavirliği görevinde bulundu., 12 Eylül 1980'den sonra MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'nda yargılandı. 5,5 yılı hücrede olmak üzere 7,5 yıl Mamak Cezaevi'nde kaldı. Burada Üşüyorum adlı bir şiir yazdı.
Cezaevinden çıktıktan sonra, cezaevindeki ülkücüler ve onların ailelerine yardım amacıyla kurulan Sosyal Güvenlik ve Eğitim Vakfı'nın başkanlığını yaptı. Yazıcıoğlu, 1987'de Milliyetçi Çalışma Partisi'ne (MÇP) girdi ve Genel Sekreter Yardımcılığı görevinde bulundu. 20 Ekim 1991 Milletvekili Genel Seçimlerinde, Refah Partisi (RP), Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) ve Islahatçı Demokrasi Partisi'nin (IDP) oluşturduğu ittifak bünyesinde milletvekili adayı olan Muhsin Yazıcıoğlu, Sivas'tan milletvekili seçildi.

BBP dönemi 1992-2009

Yazıcıoğlu, 7 Temmuz 1992'de, "içinde bulunduğu partinin siyasi anlayışıyla uyuşamadığı" gerekçesiyle 5 milletvekili arkadaşı ile beraber MÇP'den ayrıldı. 29 Ocak 1993'te, MÇP' den ayrılan bir grup arkadaşı ile beraber Büyük Birlik Partisi'ni (BBP) kurdu ve partinin Genel Başkanı oldu.
24 Aralık 1995 tarihinde yapılan erken genel seçimlerinde ANAP-BBP ittifakından 20. Dönem Sivas milletvekili olarak yeniden TBMM'ye girdi. 28 Şubat 1996 yılında ANAP'tan istifa ederek, BBP'ye döndü.[2] 8 Ekim 2000 tarihindeki 4., 20 Temmuz 2003 tarihli 5. ve 30 Nisan 2006 tarihli 6. Olağan ve 15 Nisan 2007 tarihli 2. Olağanüstü Büyük Kurultaylarda yeniden genel başkan seçildi.
22 Temmuz 2007 seçimlerinde Sivas'tan bağımsız milletvekili olarak TBMM'ye girdi ve seçimlerden önce bıraktığı BBP Genel Başkanlığına tekrar seçildi.

Helikopter kazası

Wikinews-logo.svg
Vikihaber'de bu konuyla ilgili haber var:
25 Mart 2009 tarihinde, Kahramanmaraş mitinginden Yozgat-Yerköy mitingine hareket etmek üzere içinde bulunduğu helikopter bilinmeyen bir sebepten dolayı düştü. Helikopter düştükten sonra İHA muhabiri İsmail Güneş 112 Acil Servisi aramıştır. Bu konuşmada bacağının kırık olduğunu, helikopterde bulunanlardan sadece BBP Sivas il Başkanı Erhan Üstündağ'ın inlediğini, ne BBP Sivas il başkan yardımcısı Murat Çetinkaya ne de pilot Kaya İstektepe'den ses geldiğini, Muhsin Yazıcıoğlu'nu ise göremediğini söylemiştir. [3]
Bu konuşmalar İsmail Güneş'in son konuşması olmuştur. Kazadan 48 saat sonra helikopterin enkazı ve Muhsin Yazıcıoğlu dâhil 6 kişinin naaşı arama ekipleri içerisinden 17 gönüllü civar köylüsü tarafından Sisne ve Kızılöz Köyleri arasındaki Keş Dağı Kuru Dere Kanlıçukur mevkiinde bulundu.[4][5] Enkaz, 48 saat süren arama çalışmalarının yapıldığı bölgenin içerisinde değil 115 km uzağındaydı.[6]
28 Mart 2009 tarihi ve saat 14:10'da BBP Genel Sekreteri Yalçın Topçu'nun yaptığı açıklamaya göre, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekiler vefat etmişlerdir.[7] Kendisi daha önce on yedi defa trafik kazası geçirmişti ancak bunların hepsini hafif sıyrıklarla atlatmıştı.[8]
Muhsin Yazıcıoğlu'nun cenazesi ölümünden 6 gün sonra 31 Mart 2009 tarihinde Kocatepe Camii'nde düzenlendi. TBMM'deki törende Yazıcıoğlu'nun Türk bayrağına sarılı naaşının üzeri çiçeklerle süslendi. Cenaze törenine basın mensupları dâhil yaklaşık 700.000 kişi katıldı. Vasiyeti üzerine cenazesi, Taceddin Dergahı'na gömülmeyi vasiyet ettiği için bir bakanlar kurulu kararı çıkarılarak Mehmet Âkif Ersoy müzesi olarak kullanılan dergahın bahçesine defnedildi. Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümünün ardından memleketi Sivas'ta birçok parka ve caddeye ismi verildi. Amasya,Adıyaman ve Ankara Çamlıdere ilçesinde yapılan caddenin ismi Muhsin Yazıcıoğlu Caddesi olarak değiştirildi. Anadolu'nun birçok yerinde park, cadde ve vakıflara onun ismi verilerek kendisine duyulan sevgi ve saygı tekrar ifade edildi.

Helikopter Kazası ile ilgili iddialar

25 Mart 2009 tarihinde, meydana gelen kazadan sonra ortaya atılan suikast iddialarını araştırılması için 02 Şubat 2010 tarihinde; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Adına Grup Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay(10/333); Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu Adına Grup Başkanvekilleri Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ(10/334); Milliyetçi Hareket Partisi Grubu Adına Grup Başkanvekilleri Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural'ın önergesiyle Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu. 04 Nisan 2011 tarihinde açıklanan Meclis Araştırma Komisyonu raporundan tatmin olmayan ailesi ise iddialarında arkasının kesilmemesi ve dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün gazeteciler ile sohbette sarf ettiği ''helikopterin beynini keçiler sökmedi ya'' cümlesi üzerine dönemin Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Yalçın Topçu ve Gülefer Yazıcıoğlu'nun girişimleri üzerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün talimatıyla Devlet Denetleme Kurulu olayı incelemeye almış ve 21 Ocak 2011 tarihinde de raporunu açıklamıştır.
Günümüzde kazanın oluş biçimi ve kaza sonrasında yaşanan ihmaller halen tartışılmakta olup, konu Kahramanmaraş Özel Yetkili Savcılığınca halen soruşturulmaktadır.
6 Ocak 2014 tarihinde Aksiyon dergisinin 996. sayısında Muhsin Yazıcıoğlu ve beş arkadaşını taşıyan helikopterin düşme nedeninin karbonmonoksit olabileceğine ilişkin bilgilere yer verildi.
2 yıla aşkın bir süredir Özel Yetkili Malatya Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında helikopterin neden düştüğüne ilişkin çok önemli delillere ulaşıldı. Bu kapsamda Aksiyon Dergisi ölenlerin kanlarında helikopter düşmeden önce karbonmonoksit bulunduğuna ilişkin özel bir dosya yayımladı. Köksal Akpınar'ın haberine göre, Pilot Kaya İstektepe ve gazeteci İsmail Güneş'in kanında bulunan karbonmonoksit değerlerinin helikopter düştüğünde çok daha yüksek olduğu ispatlandı. Savcılık, hayatını kaybedenlerin kanlarındaki karbonmonoksitin, jetlerin egzoz gazından oluştuğu üzerinde duruyor.[9]
15 Temmuz 2016 tarihinde ki askerî darbe girişimi esnasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kaldığı Marmaris'te ki otele, Erdoğan'ın otelden ayrıldığından haberdar olmadan onu öldürmek veya sağ yakalamak amacıyla baskın yapan darbecilerin içinde bulunan ve bu baskının ardından kaçmaya çalışırken İzmir'de yakalanan Astsubay Üstçavuş Aydın Özsıcak'ın, Muhsin Yazıcıoğlu içindeyken düşen helikoptere kısa sürede ulaşıp bunu diğer ekiplere iletmeyen ve helikopterin GPS cihazını sökerken (Bu yüzden helikoptere ulaşılması uzun süre gecikmiştir) görüntülenen kaza kırım ekibinde ki astsubaylardan biri olması sebebiyle hakkında soruşturma açılmış olması ve Özsıcak'ın bir FETÖ mensubu olması sebebiyle kamuoyunda, Muhsin Yazıcıoğlu'nun FETÖ/PDY (Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması) tarafından düzenlenen bir suikast sonucu helikopteri düşürülmek suretiyle öldürüldüğü ihtimali ağırlık kazanmıştır. Ayrıca darbe girişiminin başarısız olmasıyla Yunanistan'a kaçan ve diplomatik temaslar sonucu Yunanistan'dan Türkiye'ye iade edilen 8 askerden Davut Uçum'un, Aydın Özsıcak'la beraber helikopterden parça söken ekipte yer alması da bu ihtimali güçlendirmiştir.[10][11][12][13]

Kaynakça

  1. ^ "Muhsin Yazıcıoğlu kimdir?". Mynet. 25 Mart. 28 Temmuz 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Mart 2009.
  2. ^ http://www.milliyet.com.tr/muhsin-yazicioglu-kimdir--gundem-2215070/
  3. ^ "Düşen helikopterdeki İHA muhabirinin son konuşması"Mynet. 26 Mart. Erişim tarihi: 26 Mart.
  4. ^ "Yazıcıoğlu ve 5 kişinin naaşlarına ulaşıldı."Mynet. 27 Mart. Erişim tarihi: 27 Mart.
  5. ^ "Yazıcıoğlu'nun naaşına ulaşıldı."Zaman. 27 Mart. 30 Mart 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mart.
  6. ^ "Aramalar farklı bölgede yapıldı."Milliyet. 27 Mart. 31 Mart 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 27 Mart.
  7. ^ "BBP:Muhsin Yazıoğlu hayatını kaybetti.". Mynet. 28 Mart. 1 Nisan 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mart.
  8. ^ "2 yılda 4 şüpheli kaza"Yeni Şafak. 28 Mart. 17 Eylül 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mart.
  9. ^ "Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümünde yeni şüphe: Karbonmonoksit". www.mynet.com. Erişim tarihi: 05 Ekim 2015. 07 Ocak 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  10. ^ Muhsin Yazıcıoğlu suikastinde 1 numaralı şüpheliydiSabah Gazetesi, 17 Temmuz 2016, Erişim tarihi: 19 Temmuz 2016.
  11. ^ "Marmaris'te saldırıyı yapan astsubay, Muhsin Yazıcıoğlu'nun helikopterinden parça sökerken görüntülendi"T24, 17 Temmuz 2016, Erişim tarihi: 19 Temmuz 2016.
  12. ^ Darbeciler için flaş Muhsin Yazıcıoğlu iddiasıSözcü Gazetesi, 18 Temmuz 2016, Erişim tarihi: 19 Temmuz 2016.
  13. ^ Aydın Özsıcak İzmir'de yakalandıHaber10.com, 17 Temmuz 2016, Erişim tarihi: 19 Temmuz 2016.